İzmir’in kuzeydoğusunda, Yamanlar Dağı eteğinde, 380 kuzey
enlem ve 270 derece boylam üzerinde bulunan Bornova, İzmir’e 8 km. uzaklıktadır.
2012 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi kapsamında nüfusu 423.063 kişidir.Deniz seviyesinden yüksekliği yerleşim alanlarında 20 ile
200 metre arasında değişmektedir. Bu yükseklik dağlık bölgelerde 600 m’ye kadar
çıkmakta hatta aşmaktadır. İlçe Merkezinin güneyinde yer alan geniş düzlük,
Bornova Ovası; Bozalan, Hacılarkırı, Karasuluk, Mersinli ve Bayraklı Ovalarının
birleşmesinden oluşmaktadır. Bu ovalar genelde yamaçlardan inen suların
getirdiği alüvyonların birikmesiyle oluşmuştur. İlçenin yüzölçümü 220 km2’dir.
İlçede Akdeniz iklimi hâkimdir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve
yağışlıdır. Yaz mevsiminde imbat ve poyraz rüzgârları etkilidir. Kışın ise
karayel, yıldız ve poyraz rüzgârları kuru soğuk getirmektedir. 600 metreye kadar olan yüksekliklerde
Kızılçam ormanları, daha yüksekler de ise Karaçam ormanları bulunmaktadır.
İlçede yer alan ormanlık alanlar su yönünden oldukça zengindir. Yamaçlardan
akan sular yer altı suları ve yağışlarla beslenen akarsular bulunmaktadır.
Manda Çayı, Kavaklıdere Çayı, Şeytanderesi Çayı, Bornova Çayı, Nif Çayı önemli
akarsulardandır. Yamanlar Dağı üzerinde İkizgöl yer almaktadır. Bu Çam
ormanları arasında İlçe’nin önemli dinlenme alanlarından birini
oluşturmaktadır.
Bilinen en
eski adı “Birun-u Abad” olan Bornova’da yerleşim Hellenistik çağda başlamıştır.
İsmi Osmanlı kayıtlarında Birunabad olarak geçmiş ise de, Farsça "dış,
harici" anlamına gelen "birun" kelimesinin, genellikle yer
isimlerinde bir özel isimle birlikte kullanılan "-abad" takısı
(İslamabad, Haydarabad gibi) ile pek uyuşmaması, Birunabad'ın başka bir ismin
tahrif edilmiş veya uyarlanmış şekli olabileceğini düşündürmektedir. İsmin
başlangıçta "Burunova" şeklinde geçtiği de öne sürülmüştür.
Amazon’lar, Hititler, İon’lar, Frigya’lılar, Lydya’lılar, Pers’ler,
Makedonya’lılar,Bergama Krallığı ve Roma’lılar bu bölgede hüküm sürmüş ve
yaşamışlardır.9 Eylül 1922 İzmir’in işgalden kurtuluşu sırasında Bornova’daki
pek çok Levanten köşk ve evleri Türk ordusunca karargâh olarak kullanılmıştır.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Rum nüfusu Bornova’yı terk etmiş, Levantenlerin bir
kısmı ise yaşamlarını burada sürdürmüşlerdir. Bornova, Rum göçünden doğan nüfus
kaybını zaman içinde Balkanlardan, Girit’ten ve Anadolu’dan aldığı göç ile
karşılamıştır.
Yamanlar
Dağı eteğinde kurulmuş olan İlçe Merkezi zamanla hızlı bir sanayileşme,
köylerden ve özellikle doğudan gelen yoğun göç, Ege Üniversitesinin kurulması
ve asker sayısının artması ve bölgesel kuruluşların ilçemizde bulunması sonucu
hemen hemen tüm ovaya yayılmış ve eskiden bir köy görünümünde olan yerleşim
merkezleri ile birleşmesi sonucu büyüyerek nüfusun artmasına rağmen, İlçede
gecekondulaşma yok denecek kadar azdır.
Yeşili, bamyası, domatesi, nar bahçeleriyle ve piknik alanlarıyla
bilinen Bornova, tarihin akışı içinde değişik kültürleri konuk etmiş ve bu
misyonunu halen sürdürmektedir. Yakın geçmişten günümüze kadar özelliklerini
yitirmeyen bazı tarihi köşk, ev ve yapıtların başlıcaları şunlardır: Maltas
Evi, Belhomme Evi, Paterson Köşkü, Steinbüchel Evi, Chamaud Evi, Charlton
Wittal Evi, Well House, Edmund Giraud Evi, Donald Giraud Evi, Kanalaki Evi,
Aliotti Evi, Murat Evi, Bari Evi, Pandespanian Köşkü, Paggy Köşkü, Yeşil Köşk,
Bornova Büyük Cami, St. Maria Magdalena Protestan ve Santa Maria Katolik
Kiliseleridir.
Halkın
dinlenme ve eğlenme ihtiyacını karşılamak üzere çok sayıda park, çocuk
bahçeleri, çay bahçeleri ve semt sahaları mevcuttur.
BORNOVA TARİHİ ANTİK DÖNEM
MÖ.6500 yıllarında ilk uygarlığı misafir eden ilçemiz
Bornova dünden bugüne beri çok uygarlığın da yaşam mekânı olmuştur. Bornova,
17. yüzyıldan itibaren antik kaynakları rehber alan Batılı araştırmacı ve
gezginlerin ilgi odaklarından biri olmuştur. Osmanlı devrinde bu bölgenin
verimli bir tarım bölgesi ve bunun yanı sıra yoğun bitki örtüsü nedeniyle bir
sayfiye yeri olduğu anlaşılmaktadır. Ovanın su kaynakları bakımından çok zengin
olduğu bilinmektedir.
Prehistorik dönemde zengin bitki örtüsü ve hayvan
kaynaklarıyla uygun çevre koşullarına sahip Bornova Ovası, İzmir’in ilk
yerleşimcilerine ev sahipliği yapmıştır. En eski yerleşime ait kalıntılar
Yeşilova Höyüğü'nde bulunmuştur (www.yesilova.ege.edu.tr) . 2005 ve 2006
yıllarında gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucunda Bornova Ovası’nda ortaya
çıkartılan Yeşilova Höyüğü’nün sadece İzmir’in değil aynı zamanda Ege
Bölgesi’nin de bilinen en eski yerleşim merkezi olduğu anlaşılmıştır. İlk
toplulukların Yeşilova Höyüğü’ne günümüzden 8500 yıl önce yerleşmeye
başladıkları tespit edilmiştir.
Yeşilova Höyüğü ve höyüğün 400 m. kuzeyinde yer alan
Yassıtepe Höyüğü ile birlikte ovada Bayraklı, Pınarbaşı, Bornova Anadolu Lisesi
höyükleri gibi beş höyüğün yer alması, Bornova’daki yoğun eski yerleşimlerin
varlığını ortaya koymuştur. Bu prehistorik yerleşimlerle gerek Bornova ve
gerekse İzmir kentinin geçmişi bilinenden çok daha eski tarihlere gitmiştir.
Daha sonraki çağlarda artan nüfusla birlikte İzmir halkı
ihtiyaçlar doğrultusunda Bornova Ovası’nın batısına, sırasıyla MÖ.650-545’de
Smyrna-Tepekule ve MÖ.300 ‘de Kadifekale’nin bulunduğu alanlara taşınmış,
kültürel ve ekonomik bakımdan gelişimini sürdürmüştür.
TÜRK HÂKİMİYETİ ve CUMHURİYET DÖNEMİ
1071 yılında
Malazgirt zaferiyle Anadolu’ya adım atan Türk’ler, 1076 yılında Bornova’nın
yönetimini Emir Çakabey’e vermişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından
sonra 15 Mayıs 1919’da Yunan işgaline uğrayan Bornova, 9 Eylül 1922’de Mustafa
Kemal ATATÜRK önderliğindeki Türk Ordusunun Belkahve sırtlarından İzmir’e
girmesiyle düşman işgalinden kurtulmuştur.
1881 yılında ilk belediye teşkilatı oluşturulan Bornova, 1981 yıldan bu
güne kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı metropol belediyesi olarak
işlevini sürdürmektedir. Türkiye’deki
ilk futbol maçı 1890 yılında İzmir’e gelen İngiliz denizcilerle, İzmir’li
gençler arasında Bornova’da ve yine ülkemizdeki ilk atletizm yarışmaları
1895’de Bornova’da gerçekleşmiştir.
9 Eylül 1922
İzmir’in işgalden kurtuluşu sırasında Bornova’daki pek çok levanten köşk ve
evleri Türk ordusunca karargah olarak kullanılmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan
sonra Rum nüfusu Bornova’yı terk etmiş, levantenlerin bir kısmı ise yaşamlarını
burada sürdürmüşlerdir. Bornova, Rum göçünden doğan nüfus kaybını zaman içinde
Balkanlardan, Girit’ten ve Anadolu’dan aldığı göç ile karşılamıştır. Verimli
toprakları ile bilinen Bornova ovasına 1932 yılında inşa edilen Ziraat Mektebi,
1955 yılında kurulan Ege
Üniversitesi’nin çekirdeğini oluşturmuştur. 1958 yılında ilçe statüsüne kavuşan
Bornova, Ege Üniversitesi kampüsü
sayesinde 1960’lı yıllardan itibaren giderek öğrenci kenti olmaya başlamıştır.
Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Ege ve Ülke boyutunda büyümesi ve gelişmesi
Bornova’yı bir çekim merkezi haline getiren başlıca etkenlerden birisidir. Üniversite
etkeninin yanında 2 büyük askeri birliğin de ilçe içinde konuşlandırılmış
olması ve yakın çevresindeki iki hakim aksın (Kemalpaşa Ovası ve Işıkkent)
sanayi bölgeleri olarak saptanması ve 4 sanayi sitesinin yerleşim alanı içinde
bulunması Bornova’nın gelişimine bugün ve gelecekte etki yapacak unsurların
başında gelmektedir. Pınarbaşı, Çiçekli ve yakın köyleriyle İzmir’in akciğeri
konumuna gelmiş; İzmir-Ankara İzmir-Aydın ve İzmir-Çanakkale karayolu ağının
merkezinde bulunması ve ayrıca 2000 yılında da metro ve Santral Garaj’ın
gelmesi ile önemini bir kat daha arttırmıştır.
BORNOVA YÖRESİNDEKİ TARİHİ YERLER
Peterson Köşkü
İngiliz tacir John Peterson tarafından 1859 yılında inşa
edilmeye başlanmıştır. Bugünkü Mustafa Kemal Caddesi üzerinde bulunan 38 odalı
köşkün birçok yapı malzemesi Avrupa ve İngiltere'den getirilmiştir. Yedi kez
değişikliğe uğrayan köşkte 1991 yılında Kültür Bakanlığı tarafından restorasyon
çalışmaları başlatılmış, Anıtlar Yüksek Kurulu'nun onayı ile de çevresindeki 54
bin metrekarelik alanda Büyükşehir Belediyesi tarafından çevre düzenlemesi
yapılmıştır. Kültür Bakanlığı, Peterson Köşkü'nün kullanım hakkını 49 yıllığına
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne kiralamıştır.
Santa Maria Katolik Kilisesi
Bornova
Cumhuriyet Meydanı'nda Kars İlköğretim Okulu yanındaki kilisenin yapım tarihi
1797'dir. Franciscan Mezhebince inşa edilen yapı, Bizans tarzındadır ve halen
misyonunu sürdürmektedir.
Paggy Köşkü
Ege Üniversitesi
Rektörlük binasının karşısında bulunan köşk, 1800 yıllarında Fontan d'Escalon
tarafından inşa edilmiştir. Restore edilen köşk halen canlılığını korumaktadır.
Pandespanian Köşkü
Eski tren
istasyonu son durağı ve üniversite kampüsü girişindeki köşk, 1880 yılında
Pandespanian ailesi tarafından inşa edilmiştir. Ege Üniversitesi tarafından
restore edilen köşk, enfes mimari tarzı ile bugün üniversitenin sosyal tesisi
olarak kullanılmaktadır.
Murat Evi (Perili Köşk)
Halk
arasında 'Perili Köşk' olarak bilinen Murat Evi, Fevzi Çakmak Caddesi ile
Gençlik Caddesi'nin kesiştiği yerdedir. Bina, 1880'de İngiliz ailesi olan
Edwards tarafından yaptırılmıştır. Büyük bahçesinin arka kısmında yıkılmaya yüz
tutan bir hamam bulunur. Rivayate
göre uzun yıllar köşke geceleri bakire bir kız uğrayıp bir şeyler taşımıştır. Lanetli olup olmadığı bilinmemektedir. Dilden dile dolaşan bu rivayet nedeniyle köşkün adı halk arasında; "Perili
Köşk" olarak anılır.
Belhomme Evi
Aliberti
House'nin evini yapan İngiliz mimar Clark tarafından 1880 yılında inşa
edilmiştir. Yakın geçmişte Belhomme Ailesi'nden gelen ve UNESCO'da görev yapan
Helene ARMAND tarafından restore ettirilmiştir. Gösterişli dış cephesi ve
girişte muhteşem kolonlara sahip olan binanın röleve ve restorasyonu 1997
yılında dönemin Belediye Başkanı Prof. Dr. Aysel BAYRAKTAR tarafından
yapılmıştır. Fevzi
Çakmak Caddesi İş Bankası'nın yanında no:34'te bulunan bina, bugün Bornova
Belediyesi Kitaplığı (Atatürk Kitaplığı) olarak kullanılmaktadır.
Steinbuchel Evi
Hürriyet
Caddesi üzerinde halen Ege Üniversitesi Rektörlük binasının karşısında yer alan
köşk, İngiliz John Maltass tarafından 1860 yılında inşa edilmiştir. Kurtuluş
Savaşı'nda ise bu muhteşem köşk Atatürk'ün karargahı olarak kullanılmıştır.
Tristramp Köşkü
1904
tarihinde inşa edilmiş olan yapı, İngiliz Tristramp ailesinin konutudur
(A.Giraud). Tapu kayıtlarına göre 1948 tarihinde T.C. Maliye Hazinesine
devredilen Tristramp Köşkü günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na
tahsislidir.Yerleşimin ana akslarından Gençlik Caddesi çeperinde konumlanan
yapı, girişini bahçe üzerinden almakla birlikte bir cephesi ile yolla fiziksel
temas halindedir.Zemin katta yer alan ana yaşam mekanları, farklılaşan zemin
döşemeleri, yoğun alçı bezemeli silmeleri, tavan göbeği ve köşe armaları,
plaster ve şömineleri ile dikkat çekicidir.Yapının
toplumsal kullanıma yönelen yol cephesinde yerel mimariyi refere eden, içe
dönük bahçe cephelerinde ise Batılı bir ifade sergilemesi dikkat çekicidir. Bu
ikili tutum, kullanıcı ailenin Batılı kimliğinin yanı sıra yerelle kaynaşan,
ayrıcalıklı konumunu vurgulamayan bir tutum içinde olduğu düşündürmektedir.
Charlton Whittal (Büyük Ev)
Gençlik Caddesi üzerinde bulunan ve günümüzde Ege
Üniversitesi Rektörlük binası olarak kullanılan köşk, tarih içinde Hollandalı
rahibelerin manastırı olarak kullanılmıştır. Evin sahibi ünlü Whittal
Şirketi'nin kurucusu Charlton Whittal'dir. Giraud Ailesi'ne satılan ev daha
sonra Türk yetkililere geçmiştir.
Giraud Evleri
Bugünkü Sanat Sokağı'nın yanında Dokuz Eylül İlköğretim
Okulu'nun karşısında Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde bulunan köşk, 1860 yılında
William Gıraud tarafından inşa edilmiştir. William Gıraud'un babası Türkiye'de
ilk tekstil fabrikasının kurucularındandır. Bina uzun yıllar Jean BAPTISTE'nin
yeğeni Lui Cortazzı tarafından Venedik Konsolosluğu olarak kullanılmıştır.
St. Mary Magdalene Anglikan Kilisesi ve Mezarlığı
Bornova ilçesi Erzene Mahallesi, Gençlik caddesi No.20 adresinde
bulunan Anglikan Kilisesidir. XVII. yüzyılın ilk çeyreği sonunda Levant
Şirketi’nin kuruluşu ile aynı tarihte temeli atılan Büyük Anglikan Kilisesi’ne
bağlı üç alt kiliseden bir tanesidir. Türkiye'de yerleşen için ilk Whittall
olan Charlton Whittall tarafından Bornova’da yaşayan Anglikan Topluluğu için
1857 yılında inşa edilmiştir. Bu kilise Bornova'da yaşayan büyük Anglikan
topluluğu için tek ibadet yeri olmuştur.
BELKAHVE ve ATATÜRK ANITI
İzmir’in 10 km. doğusunda ve Ankara- İzmir karayolu üzerinde bulunan Kahveci Beli olarak ta anılan ve doğusunda bulunan çevredeki yamaçlardan inen alüvyonların denizi doldurması ile oluşan Bornova Ovası ile Kemalpaşa Ovası arasında yüksekliği 250 metreye ulaşan yerdir. Turgutlu yönünden gelişte İzmir Körfezi’nin ilk göründüğü nokta ve bu noktadaki geçit “ Belkahve” adını bu noktada bulunan ve İzmir’in Kurtuluş Günü Mustafa Kemal paşa ve maiyetinin de İzmir’i seyrettikleri kahveden almaktadır.Belkahve’de Ulu Önder Atatürk’ün Kurtuluştan sonra İzmir’i ilk kez görüp seyrettiği noktada, 1991 yılında Heykeltıraş Tankut Öktem tarafından yapılan, Merdivenle çıkılan bir taban üzerinde yer alan ve 16 metre yüksekliğinde olan Mustafa Kemal Paşa’nın üniformalı heykeli de yer almaktadır.
REKREASYON ALANLARI
HOMEROS VADİSİ
Kentin yoğun yaşamından uzaklaşmak isteyen İzmirlilere,
günübirlik tatil ihtiyacı için eksiksiz bir rekreasyon alanı yaratıldı.
Bornova'nın merkezi ile Kayadibi arasında uzanan Bornova Çayı'nın yatağı,
Homeros Vadisi Projesi ile yepyeni bir çehreye büründü. Bornova Çayı'nı, hem su
baskınlarını önlemek, hem de kente yeni mesire alanları kazandırmak amacıyla
Homeros Vadisi’ni projelendirerek hayata geçirdi.
Yaklaşık 7 kilometre uzunluğundaki vadi boyunca göletler ve
su bentleri inşa edilerek; çiçekler ve ağaçlarla çevrili piknik alanları
düzenlendi. Piknik alanları içerisine doğayla uyumlu ahşap oturma grupları
yerleştirildi ve güvenlik ekipleri oluşturularak alanın güvenliği sağlandı. Halkın
inancına göre Bornova Çayı’nın aşağı kısmında bir mağara ve kaya kitlesinin
bulunduğu ve burada İzmirli olduğu bilinen ünlü ozan Homeros’un yaşadığı
varsayıldığı için, uygulanan proje ile bu vadinin dünya insanlığı için bir
çekim merkezi olması sağlanmaya çalışılmış ve adı da “ Homeros Vadisi” olarak konmuştur.Doğanın
yapısını bozmadan, İzmir’e özgü endemik bitki türlerinin de kullanıldığı,
kentin ekolojik yapısına katkı sağlayan 500.000 m²’lik Homeros Vadisi; kentin
yoğun yaşamından uzaklaşmak isteyen insanlar için doğal zenginlik haline
gelmiştir.
Vadideki uygun yerlere at kestanesi, ıhlamur, çınar, sığla
gibi yapraklı türlerle birlikte; sedir, ladin, fıstık çamı gibi ibreli türler
olmak üzere; 3.001 adet ağaç; zakkum, kızılcık, defne, leylak, berberis gibi
türler olmak üzere; 31.777 adet çalı ve zeminin renklenmesi için, bodrum
papatyası, mesem, katır tırnağı gibi türler olmak üzere 156.920 adet yer
örtücü, mevsimlik ve sarılıcı bitki dikimi yapılmış olup; Vadinin III. Kısmında yapılan çalışmaların sonucunda
yerleştirilen piknik masaları ve çocuk oyun grubunun yanı sıra; dikimleri
gerçekleştirilen yer örtücü bitkiler zemini mor renge boyandı.
Homeros Vadisi Endemik Canlı Türleri’ne Yönelik Yapılan
Araştırma Çalışmalarında;
Eğreltilerde 2 familyada 2 tür, Açık tohumlularda 3 familyada
4 tür, Kapalı tohumlularda; çift çeneklilerde 46 familyada 146 tür, tek
çeneklilerden 5 familyada 29 tür olmak üzere toplam; 54 familyada 182 tür bitki
ve 103 kuş türünün tespiti yapılmıştır.
( Kaynak:http://www.izmir.bel.tr/projelerb.asp.)
BORNOVA ÂŞIK VEYSEL REKREASYON ALANI
Bornova’daki Âşık Veysel Rekreasyon alanı ve içinde yer alan
olimpik buz pateni, amfi tiyatro gibi yapıların da yer aldığı dev kompleksten
oluşmaktadır. Bornova ve İzmir çok önemli yeni spor ve kültür-sanat mekânları
ile yeni bir dinlenme alanıdır.Toplam 231.000 m² düzenleme alanında, 527
araçlık otopark, 125.000 m² yeşil alan, alanları 352 m² ve 142 m² olan iki kafeterya, 135 m² lik duş ve WC binası,
toplam alanı 2.079 m² olan üç adet basketbol sahası, toplam alanı 1089 m² olan
iki tenis kortu, 1215 m²lik mini futbol sahası, 180-220- 350 m² lik üç adet
kum-çocuk alanı,toplam 280 m² 2 adet spor aletleri alanı, 1550 m² lik gölet,
10.000 m² lik taban tuğlası-yaya yolu, 34.500 m²lik granit küp taş yaya yolu,
1.6 km uzunluğunda bisiklet yolu ve inşaat toplam alanı 7.693 m² olan 5.000
kişilik anfitiyatro yapıldı. Tamamlanan tesisler 25 Eylül 2010 tarihinde
hizmete girdi.
( Kaynak:http://www.izmir.bel.tr/projelerb.asp.)
Buz Pateni Salonu
Bornova aşık Veysel Rekreasyon Alanı içerisinde yer alan Buz Pateni Salonu; Toplam inşaat alanı 12.000
m² olan bina bodrum, zemin ve 1.katlardan oluşuyor. Binada Olimpik Buz pisti ve
buz hokeyi sahası (1830 m²), sığınak, teknik odalar, soyunma odaları, antrenör
odaları, WC’ler, duşlar, zemin katta; tribünler, bilet satış, ofisler, klüp
odaları, 1.katta vip tribünleri, basın tribünleri, kafeterya, yayın odaları
gibi mahaller yer almaktadır. Bünyesinde Seyirci, VİP, basın ve engelli olmak
üzere 1751 kişilik tribün ve 66 araçlık açık otopark da bulunmakta olup, 25
Eylül 2010 tarihinde hizmete girmiştir.
Kaynak: https://izmir.ktb.gov.tr
Yorumlar
Yorum Gönder