Ana içeriğe atla

Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Değerleme


Kentsel dönüşüm projeleri kentsel yerleşim alanı içerisinde yenileştirme, koruma, sağlamlaştırma ve sağlıklaştırma amaçları ile belli bir müdahale programı çerçevesinde yeniden düzenlenmesi gereken alanları kapsayan, temel olarak konut sorununu çözmeyi ve sorunlu alanların kente tekrar kazandırılmasını hedefleyen projelerdir. Dönüşüm projeleriyle sadece yenilenmiş konut alanları yaratılmamakta; büyük rekreasyon alanları, kent parkları, kent meydanları, ticaret merkezleri de kente kazandırılmaktadır.
Türkiye, 1950’li yıllarda başlayan hızlı kentleşmeyle birlikte düzensiz bir yapılaşma sürecine girmiştir. 1980’li yıllardan günümüze kadar geçen süreçte politik ve ekonomik nedenlerden dolayı kent ihtiyaçları karşılanamaz hale gelmiş ve yoğun gecekondu alanlarının olması, kaçak yapılaşmanın giderek artması ile yaşanan 1999 depremi sonucunda kentsel dönüşümün kaçınılmaz olduğu ortaya çıkmıştır. Kentlerde ortaya çıkan çarpık yapılaşma, altyapı eksiklikleri, otopark ve yeşil alan gibi sosyal donatıların  eksikliği kentsel dönüşüm projeleri ile giderilmektedir. Kentlerde kentsel dönüşüm projelerinin hazırlanması için kentsel dönüşüm ve gelişim alanlarının belirlenmesi gerekir. Bu alanların belirlenmesinde bazı kriterler dikkate alınmaktadır. 5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre bir yerin kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilebilmesi için; O yerin belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde bulunması ve en az 50.000 m2 olması şarttır.
Türkiye genelinde uygulanan kentsel dönüşüm projeleri kapsamında seçilen kentsel dönüşüm alanları:
• Hazine arazilerinin işgali sonucunda oluşturulan gecekondu alanları,
• Çok fazla yoğunluğa sahip kaçak apartmanlaşmanın görüldüğü alanlar,
• Kent merkezine yakın rantı yüksek olan alanlar,
• Deprem, sel, heyelan vb. doğal afetlerden doğrudan etkilenecek olan alanlar,
• Kent merkezindeki çöküntü alanları,
• Tarihi kentsel alanlar,
• Ekonomik ömrünü doldurmuş yapıların bulunduğu alanlardır.
Kamuoyunda kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek 31.05.2012’de yasalaşmıştır. Yasa, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini oluşturmak üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair esasları düzenlemektedir.
Yasaya göre, riskli yapıların tespiti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikte belirlenen çerçevede, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcilerince, masrafları kendilerine ait olmak üzere, bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, riskli yapıların tespitini süre vererek, sahiplerinden isteyebilecektir. Tespitler, verilen sürede yaptırılmazsa, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya belediyeler ile il özel idarelerince yapılacaktır. Bu tespitlere karşı ev sahipleri, 15 gün içerisinde itiraz edebilecek. Bakanlığın talebi üzerine Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında bulunan yerler de dahil olmak üzere, Hazine'nin özel mülkiyetinde bulunan riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarındaki gayrimenkullerden; kamu idarelerine tahsisli olanlar, Milli Savunma Bakanlığı'nın görüşü alınıp Bakanlar Kurulu kararıyla; kamu idarelerine tahsisli olmayanlar ilgili kamu idaresinin görüşü alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na tahsis edilecek veya TOKİ'ye ve belediyeye bedelsiz devredilebilecektir. Hazine dışındaki kamu idarelerin mülkiyetinde olan gayrimenkuller de TOKİ'ye veya belediyeye bedelsiz devredilebilecektir. Tahsis ve devir tarihinden itibaren 3 yıl içinde ve gerekli görülen hallerde bakanlığın talebi üzerine, Maliye Bakanlığı'nca uzatılan süre içinde amacına uygun kullanılmadığı tespit edilen gayrimenkuller, bedelsiz olarak ve resen tapuda Hazine adına tescil edilecek veya önceki maliki olan kamu idaresine devredilecektir.
Kentsel dönüşüm projelerinde “değer tespit komisyonu” veya “kıymet takdir komisyonu” adı altında kurulan ya da kurumun bünyesinde bu tarz işlemleri için önceden kurulmuş komisyonlar bulunur. Bu komisyonlar en az üç kişiden oluşur. Ülkemizde doğrudan kentsel dönüşüm projelerinde kıymet takdir komisyonları kurulması ile ilgili herhangi bir yasal alt yapı bulunmamaktadır. Fakat kıymet takdir komisyonlarının kurulması ile ilgili çeşitli yasalarda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Kamulaştırma Yasası’na göre tahmini değeri belirlemek üzere ilgili idare bünyesinde en az üç kişiden oluşan “kıymet takdir komisyonu” kurulur. Kıymet takdir komisyonları, yasanın değerlemeye ilişkin ilkelerini gözeterek, konuyla ilgili uzman kişi ve kuruluşlar, sanayi, ticaret odaları ve yerel komisyoncularından bilgi alarak gayrimnkulün tahmini bedelini belirlerler. Vergi Usûl Yasası ise emlak vergisi arsa-arazi birim değerlerinin belirlenmesi için ‘kıymet takdir komisyonları’ oluşturulmasını öngörmektedir.

Kentsel Dönüşümde Arsa Değerlemesi

Kentsel dönüşüm projelerinde değer tespiti yapılacak gayrimenkule ait veriler toplandıktan sonra yapılacak ilk işlem arsa değerinin hesaplanmasıdır. Hak sahibinin konutunun bulunduğu arsanın alanı belirlenir. Daha sonra bu alan o bölge için o yıl için belirlenmiş olan Emlak rayiç değeri ile çarpılarak arsa değeri elde edilir. 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu gereği, Emlak Vergilerine esas oluşturacak olan, arsa ve arazilere ait m² birim değerlerinin (rayiçlerinin) tespit görevi oluşturulan takdir komisyonlarına verilmiştir. Emlak Vergisine esas teşkil edecek arsa ve arazilere ait metrekare birim değer tespitleri (rayiçleri) dört yılda bir defa olmak üzere komisyonca takdir işlemleri yapılarak belirlenmektedir. Kanun, arsa ve arazilerin m² birim değer takdirinin dört yılda bir yapılmasını (Belirleme süresini 2 yıla indirmeye veya 8 yıla çıkarmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir) hükmetmiş, arsa ve arazilerin m² birim değerlerinin tespitini süreye bağlamıştır. Kentsel dönüşüm projelerinde değerlemede ve bunun devamında gerçekleşen kamulaştırma işlemlerinde yapılan değerlemelerde çoğunlukla emlak rayiç değeri kullanılır. Piyasa rayiç değeri, emlak rayiç değerine kıyasla daha yüksek bir arsa değeri ortaya çıkarmaktadır. Fakat uygulayıcılar tarafından bu değer kullanılmamaktadır. Emlak rayiç değerinin kullanılması, gayrimenkullerin değerlerinde hatalara, çoğunlukla değer tespitinin olduğundan az belirlenmesine sebep olmaktadır. 

Kentsel Dönüşümde Yapı Değerlemesi

 Gayrimenkulün arsa değeri hesaplandıktan sonra, yapı değeri hesaplanma aşamasına geçilir. Yasalarda değerleme işlemi sırasında gerçekleştirilen tespit işlemlerinin nasıl uygulanacağı anlatılsa da, kentsel dönüşüm projelerinde bu denli kapsamlı bir tespit işlemi gerçekleştirilmemektedir. İhaleyi alan şirket tarafından oluşturulan bir ekip gerekli izin belgeleriyle gayrimenkulün incelemesi işlemini gerçekleştirilir. Bu inceleme sırasında binanın dışından ölçüm gerçekleştirilir. Binanın içinde ayrıntılı bir ölçüm gerçekleştirilmez. Bağımsız bölüm, eklenti bütünleyici parça sayısı i şlenir. Tespit yapılırken vatandaşın mal varlığı olan gayrimenkul sayılabilecek arsa, bina, istinat duvarı, kuyu varsa meyve ağaçlarının tek tek tespiti gerçekleştirilir. Elde edilen tüm veriler, oluşturulan veri dosyasında ilgili yerlerine işlenerek kıymet takdir komisyonuna sunulur.
Yapı değeri hesaplanırken uygulanan yöntem; binanın yeniden yapım maliyetinin hesaplanmasıdır. Yapı değeri hesaplanırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığının her yıl güncellediği Yapı Yaklaşık Birim Maliyetler Tablosundaki konu gayrimenkulün yapısının oluşum özelliklerine karşılık gelen birim maliyet bedelleri kullanılır. Bu tablo binaların maliyet bedellerini, binaların çok çeşitli özelliklerini göz önünde bulundurarak ayrıntılı şekilde sınıflandırmıştır. Yapısı incelenen binaya karşılık gelen birim değeri ile binanın inşaat alanı çarpılarak yapı değeri hesaplanır.
Değerleme yöntemi olarak seçilen maliyet yönteminin son aşaması, yıpranma değerinin hesabıdır. Bu yıpranma değeri binanın yeniden yapım maliyetinden çıkarılır. Yıpranma değeri hesaplanırken çevresel ve işlevsel yıpranmadan söz edilmez. Sadece fiziksel yıpranma değeri belirlenir. Fiziksel yıpranma hesaplanırken bir oran kullanılır, oran yapının yaşına ve türüne göre farklılıklar gösterir. Yapı türlerine ve yaşlarına göre yıpranma oranları 2.12.1982 tarihli 17886 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Aşınma Paylarına İlişkin Oranları Gösteren Cetvelde ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur. Bu oran binanın yeniden yapım maliyet bedeliyle çarpılarak yıpranma değeri elde edilir. Bütün bu işlemler yapıldıktan sonra elde edilen veriler oluşturulan Hak Sahipliği Değerlendirme Formu yani bir nevi kimlik kartına doldurulur. Gayrimenkulün arsa değeri yapı değeriyle toplanır ve yıpranma miktarı da bu toplamdan düşülür. Böylece gayrimenkulün değeri tespit edilmiş olur.



Kaynak: Anadolu Üniversitesi Emlak Değerleme ve Finans Yayımı

Yorumlar

Latest Posts

Merkezi İş Alanı Ne Demek? Mia'nın Açılımı Nedir? Mia Özellikleri Neler?

Mia'nın Açılımı Büyük kentlerde, kent merkezlerinde ticaret yoğunluğunun olduğu bölgelere,  Merkezi İş Alanı kısaca Mia denilmektedir. Bu bölgelerde genellikle plazalar, ofisler, rezidanslar gibi yapılar yer alır. Kent merkezinde yer alan Merkezi İş Alanları, ulaşım açısından da kolay ve merkezi bir konumdadır. Merkezi İş Alanı (MİA) , sosyokültürel ve ticari amaçlı yapılar için ayrılmış bölgedir. Bu alanın tanımı, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'ne göre düzenlenmiştir. Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nde Merkezi İş Alanı şöyle tanımlanmıştır : "İmar planlarında yönetim, sosyokültürel ve ticari amaçlı yapılar için ayrılmış bölgedir. Bu bölgede büro, iş hanı, gazino, lokanta, çarşı, çok katlı mağaza, banka, otel, sinema, tiyatro gibi sosyal kültürel tesisler, yönetimle ilgili tesisler, özel eğitim ve özel sağlık tesisleri ve benzeri yapılar yapılabilir." Merkezi İş Alanlarında genel olarak yapılaşma fazladır. Bu alan aynı zamanda kentteki en yükse

Binaları Hasar Gören Depremzedelerin Merak Ettikleri Sık Sorulan Sorular

 7269 Sayılı Kanun Kapsamında Muhtemel Soru Ve Cevaplar 7269 sayılı olarak geçen kanunun tam adı " Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun" olarak geçer. Bir başka değişle Afet (Deprem) kanunuda denilebilir. Bu kanuna göre yapılan hasar tespit çalışlarında en sık karşılaşılan soru ve cevaplar şöyledir: 1) Hasar tespit çalışmaları hangi kurum koordinesinde yapılmaktadır? Hasar tespit çalışmaları AFAD adına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı/İl Müdürlüğü koordinasyonunda yapılmaktadır. Çevre Şehircilik Bakanlığı/İl Müdürlüğü bu çalışmalarda Belediyeler, Karayolları, DSİ gibi kurumlardan da teknik personel desteği almaktadır.   2) Hasar tespit çalışmaları ne amaçla yapılmaktadır? Nakdi yardım, geçici barınma yardımı, kalıcı konut yardımı vb. yardımların hangi afetzedelere, ne ölçüde yapılacağına karar vermek için hasar tespit çalışmaları yapılmaktadır.   3) Binaların hasar durumları nasıl belirlenmektedir? Bu konuda eğitim almış,

Kaç Çeşit Emlak Türü Vardır? Neye Göre Ayrılır?

Gayrimenkul sektöründe emlak çeşitleri beş başlık altında toplanmaktadır. Bu sınıflandırma yapılırken tüketici beklentileri, gayrimenkülün özellikleri, yatırım fırsatları, yasal zorunluluklar ve diğer etmenler dikkate alınmaktadır. Şu şekilde sınıflanırlar :  Konutlar Ticari Amaçlı Emlaklar Endüstriyel Amaçlı Emlaklar Tarıma Yönelik Emlaklar Özel Amaç Teşkil Eden Emlaklar 1) Konutlar Özel kullanıma hitap eden temel barınma ihtiyacı için yapılmış her türlü emlağı kapsar.Kiralama, satma ve devredilme özellikleri de bulunan konutlar pazar payı önemli olan ve sektöre hızlanma kazandıran ürün şeklidir. 2) Ticari Amaçlı Emlaklar Ticari amaçlara yönelik alım satımı kiralaması yapılan emlak türleridir.Özellikle emlağın yatırım özelliği ve değeri ön plandadır.Ticari amaçlı emlaklar için bu özellik önem arz etmektedir.Bu açıdan bakıldığında konutta ticari amaçlı olabilmektedir. Değiş tokuş işlemlerinin olduğu durumlar da ticari amaçlı emlaklar sınıfına girer. 3) En